USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Dergi

21 Eylül 2020 10:32

İK'da yeni bir dönem başlıyor

Çalışanların beklenti ve yetkinliklerini analiz ederek her bir ekip üyesinin üretkenliğini ve kuruma yönelik aidiyetini artıran veri analitiği, yapay zeka, makine öğrenimi ve algoritma odaklı ik uygulamalarına yatırım yapan şirket sayısı hızla artıyor. İş sonuçlarında verimliliğe, kârlılığa ve nitelikli istihdam gücüne ulaşabilmenin sırrı, dijitalleşmeden geçiyor

İK'da yeni bir dönem başlıyor

Bahar Akgün / [email protected]

Yapay zeka destekli dijital İK çözümlerinde, önceden bir değere çevrilmesi zor olan analitik/rakamsal verilerin ölçümlenmesi artık sorun olmaktan çıkıyor. Çünkü artık yepyeni veri setleri oluşuyor. Yapay zeka teknolojileriyle; bir iş görüşmesinde ya da bir ekip etkinliğinde çalışanların nasıl hissettiklerini analiz edebilmek ise düne göre çok daha kolay. Doğru işe, doğru kişinin alınması, yetenek yönetimi stratejilerinin bireylerin sahip olduğu özelliklere göre kurgulanması, binlerce CV arasından öngörülen pozisyona en yetkin kişinin seçilmesi gibi stratejiler, İK süreçlerinde kullanılmaya başlanan yapay zeka ve algoritma odaklı uygulamalarla farklı bir yöne kayıyor.

Bu noktadan yola çıkarak İK süreçlerinde veri analitiği, yapay zeka ve algoritma odaklı uygulamaların yarattığı dönüşümü, İK uzmanlarının gözünden değerlendirdik. Yeni teknoloji ve uygulamaları İK süreçlerine adapte eden markaların yöneticileri de iş sonuçlarında ne gibi pozitif geri dönüşler aldıklarını Platin’e anlattı. 

ÇALIŞMA STİLİMİZ DÖNÜŞÜYOR

İyi değerlendirildiği durumda yapay zeka ve algoritmalar; insan kaynakları süreçlerinde, yeteneğin geliştirilmesinde ve farklı rollere hazırlanmasında çok önemli faydalar sağlayabiliyor. Odgers Berndtson Türkiye Kurucu Ortağı Ayşe Öztuna Bozoklar’a göre güvenilir bilgiyi kullanarak, veri analizleri ile desteklenen, çalışanlarla ilişkilerin güven ortamında tesis edilmesi adına onları mutlu edebilecek iyi uygulamaları devreye alabilen şirketler, önümüzdeki dönemde farklı fırsatları değerlendirebilecek ve çok daha rekabetçi olacak.

DENEYSEL AŞAMADAKİ ÇALIŞMALAR

Birey ve görev arasındaki uyumluluğu artırmak veya farklı konulara hızlı adaptasyon becerisi kazandırmak, organizasyonun inovasyon becerilerini ve üretkenliğini artırmak, kuruluşların günümüzde algoritmalardan ve yapay zekadan faydalandıkları alanlardan birkaçı... Bunların yanı sıra deneysel aşamada olan farklı çalışmaların da gündemde olduğunun altını çizen Bozoklar, bu süreci şöyle anlatıyor: “Uç örnekler olarak yapay zeka ile yaratılmış Atatürk’ten mentorluk almak veya Amazon Amerika depolarında çalışan operasyon görevlilerinin robotlar tarafından işe alınması, performanslarının izlenmesi ve yeterli performansı gösteremediği durumlarda yine robotlar tarafından işten çıkartılabilmesi gibi… Yüz tanıma teknolojileri çok ileri seviyeye ulaşmış durumda ve insanlarla robotların tamamlayıcı olarak farklı çalışmaları birlikte gerçekleştirebilmesi söz konusu… Bosch Destek Hizmetleri merkezinde muhasebe kayıtlarına ilişkin maaş ve bordro ile ilgili soruları yanıtlamak için yapay zeka kullanılıyor. Bu tarz çalışmalar, Avrupa operasyonları için oldukça etkili görünüyor. Uluslararası şirketlerde bu tarz ortak hizmetler altındaki uygulamalar giderek daha da yaygınlaşıyor.”

GELİŞİM HIZI NASIL ARTAR?

Peki gelecekte neler olacak? Ayşe Öztuna Bozoklar, bu noktada King James Group Öğrenme Başkanı Robyn Williams’ın yorumunu bize şöyle aktarıyor: “İnsanların daha anlamlı, daha katma değer yaratan çalışmalara odaklanabilmeleri için çok büyük bir avantajımız var. Robotlar hızlı bir şekilde büyük veriyi analiz edebiliyor. Bu da yeteneklerle robotların ortak çalışmasını doğru yönetebilen kuruluşlara, sürekli değişen dünyaya uyum sağlamak için gereken bilgileri ve sağlam içgörüleri beraberinde getirebilir.” Sistemlerin tasarımından önce tüm şirketlerin ana işini, değer yarattığı alanları ve işinin insani boyutları ile teknolojinin hızlandırıcı etkisinin nasıl kaldıraca dönüştüreceğini yeniden tanımlaması gerektiğini ifade eden Bozoklar; “Yapay zeka ve otomasyon, yaşama ve çalışma şeklimizi değiştiriyor. Bazı işler yok olacak, diğerleri büyüyecek ve bugün olmayan işler olağan hale gelecek. Kesin olan şey ise gelecekteki iş gücünün bugünden yetiştirilmeye başlanması…” yorumunda bulunuyor.

HIZLI AKSİYONA GEÇME ZAMANI

İK’nın sunduğu servisleri çalışanlara dijital ortamda ulaştıran, kullanıcı deneyimini güçlendirmeyi hedefleyen uygulamaların son 10 yılda önemli bir ivme kazandığını söyleyen Egon Zehnder Yönetici Ortağı Burcu Bıçakçı, “Bu uygulamaları hem İK hem de çalışanlar kullanıyor. HR destek masası hizmetleri, çalışan ve yöneticinin kendi kendine hizmet alabilmesi ve iletişim platformları bu uygulamaların başlıca kullanım alanları… Bu alanda iyi düşünülmüş ve kullanıcı deneyimi iyi tasarlanmış uygulamalar; çalışan bağlılığını artırıyor, İK üzerinden önemli bir iş yükünü alıyor ve şirketlere çok noktada kaliteli veri üretiyor. İş gücü analitiği de önemli bir role sahip. İK organizasyonlarının çalışan bilgilerini girebildikleri, depolayabildikleri, yönetebildikleri, raporlayabildikleri ve analiz edebildikleri uygulamaların hepsini bu kapsamda ele almak gerekiyor” yorumunda bulunuyor. Mobil uygulama tecrübesi yaratmayan İK yönetim biçimlerinin, genç çalışanlarla iletişim kurmasının imkansız hale geldiğini vurgulayan Bıçakçı’ya göre artık birçok modern İK organizasyonunda LinkedIn, Facebook, Twitter, Instagram, YouTube kullanımı da yaygınlaşmış durumda.

ALGORİTMALARDAN MAKİNE ÖĞRENİMİNE

İş gücü analitiğinin, eldeki veri miktarı arttıkça daha anlamlı içgörüler oluşturacağını, çalışanların motivasyon seviyelerini anlayabileceğini, işten ayrılma olasılıklarını tahmin edebilir hale gelebileceğini ifade eden Bıçakçı, “İK birimleri; yazılı ve işitsel iletişimde kullanılan dili iyi algılayan ve yapılandırılmamış bilgiyi analiz edebilen algoritmalar sayesinde çalışanların perspektiflerini, duygu durumlarını, ihtiyaçlarını, iletişimlerini ve şirket hakkındaki düşüncelerini günümüzün demode anketlerine gerek kalmadan gerçek zamanlı olarak ölçerek çok hızlı aksiyon alabilecek" diyor.  

İK’NIN ÜRETKENLİĞİNİ ARTIRACAK UYGULAMALAR

Proseslerin robotik algoritmalarla otomatik hale gelmesinin, İK birimlerinin hâlâ adaptasyon konusunda geride kaldığı alanlardan biri olduğunu öne süren Bıçakçı, “Bu alanda da İK’nın üretkenliğini artıracak uygulamaların sayısı artacak. Blok zinciri; bilginin değiştirilmemesini sağlayan algoritmaları ile bireylerin lokasyonlarından bağımsız ülke içi ve dışı maaş ve prim ödemeleri, referans kontrollerinin yapılması, sertifikasyonlarının ve diplomalarının kontrol edilmesi, CV’lerinin yönetimi ve bireyler hakkında işverenler arası iletişim ağları kurulması gibi konularda İK gündemine girecek” açıklamasında bulunuyor.

GERÇEK SORUNUN TESPİT EDİLMESİNİ KOLAYLAŞTIRIYOR

İK süreçlerinde hâlâ yeni bir kavram olan yapay zekanın, çok büyük miktardaki kaliteli veriyi, ileri derecede gelişmiş algoritmalar ile çok kısa sürede işleyebildiğini vurgulayan Oxygen Consultancy Genel Müdürü Zeynep Doğrul Aşar, “Yapay zeka tarafından desteklenen bazı akıllı tarama yazılımları ve filtreleme algoritmaları ile birlikte adaylar mezuniyet, iş ve sektör tecrübesi, deneyim gibi konu başlıklarında hızlıca sınıflanabilir hale geldi. Buna ek olarak yapay zeka tarafından belli algoritmalara dayandırılarak oluşturulan ve insanlarla iletişim kuran chatbot’lar da bu süreçte ciddi bir katalizör görevi gördü. İleri düzeyde dijitalleşmede, yapay zeka ve algoritmaların en büyük amacı, zaman kazanma olmalı. Buradaki amaç; tespit ve aksiyon planlarının oluşturulmasında bu oluşumu büyük bir destek aracı olarak kullanmak ve insan olma sebebinden uzaklaşmadan kurulacak ilişkilere ve etkileşime daha fazla zaman yaratmak... Global firmalar bu alanda daha aktif.  Lokal şirketlerde ise geleneksel kanallar ön planda” diyor.

GÜNCEL ÖRNEKLER

FirstJob tarafından yaratılan yapay zeka işe alım asistanı olan Mya Systems isimli start-up’ın bugün Fortune 500’de yer alan pek çok büyük şirketin kullandığı bir araç haline geldiğini aktaran Aşar, “Başvuru sürecinde chatbot’lar üzerinden adayları değerlendirerek bir sonraki aşamaya geçirmek ya da geçirmemek konusunda karar verici bir yapay zeka... Bu sistem, işe alım sürecinde yaklaşık yüzde 70’lik bir zaman kazanımı sağlayabiliyor” yorumunda bulunuyor. Aşar, bu konuya dair farklı örnekler de veriyor: “Kayıtlı video mülakat ve nörobilim sayesinde HireVue isimli şirket; bugün Vodafone, Nike, Deloitte ve Intel gibi birçok firmanın ön mülakat süreçlerinde adayların mimiklerini analiz ederek yanılma payı çok düşük sonuçları çıkarıyor. Unilever’de ise 2016 yılından bu yana 300 bine yakın başvuru, bu sistem üzerinden değerlendirildi. Bu bağlamda çok ciddi bir zaman tasarrufu da sağlanıyor. Danışmanlık şirketi Ernst&Young ise Onboarding Buddy isimli bir sistem ile iş başı yapan çalışanlarına bu süre boyunca dijital bir arkadaş atıyor ve tamamen yapay zeka yardımı ile alışma ve adaptasyon süreci tamamlanabiliyor.

DIGITAL READINESS TESTİNE TALEP ÇOK

Manasset Staffing Solutions Genel Müdürü Derya Türkkorkmaz “İK analitiği, günümüzde İK iş girdi ve çıktılarını daha sayısal bir yapıya taşıdığımız ve buradaki verilerle bütçeleri, stratejik insan gücünü, çalışanların işe uyum yüzdelerini, performansın kariyer planlamalarına etkilerini ve elbette ücret ve yan hakları yönettiğimiz bir altyapı sunuyor. Stratejik olarak kullanıldığında analitik, İK'nın çalışma şeklini değiştirebilir, ekibe bilgi verir ve kuruluşun kârlılığına aktif ve anlamlı bir şekilde katkıda bulunmasını sağlar. Bir çalışanın şirketinize katıldığı günden, ayrıldığı  güne kadar geçirdiği süreçte hangi yetkinlik ve donanımla size geldiğini, çalıştığı süre boyunca şirkete, çalışma arkadaşlarına ve kendisine ne kattığını bu dijital çözümler ve İK analitik araçlarıyla ölçümleyebiliyor, çalışanın sahip olduğu potansiyeli çok daha verimli kullanmasını sağlayabiliyoruz. Bugün birçok şirkete  ‘Dijitale ne kadar hazırsınız?’ (digital readiness)  testi yapıyoruz. Bu test sonucu bulundukları seviyeye göre bir yol haritası çizebiliyor ona göre en uygun teknolojiyi kullanmalarını sağlıyoruz. Çok büyük holdingler, üst yönetimlerine bu testleri yaptırarak yönetim kadrolarının gelecek 5-10 yıllık süreçte  çağı yakalayabilecek kapasite ve yetkinlikte olup olmadıklarını ölçmememizi istiyor.” diyor.

ÇALIŞAN ANALİTİĞİ, VARSAYIMLARI ÇÜRÜTÜYOR

Mayen CHRO ve CFO’su Dr. Hakan Fidan “2018’de çalışan analitiği projesini hayata geçirdik. Bu sayede tüm çalışanların performans sonuçlarını, operasyonel KPI’larını, aldığı iç eğitimlerin etkilerini, demografik verilerini analiz edip doğru korelasyonları bularak daha verimli, daha mutlu ekipler kuruyoruz. Çalışan analitiği sayesinde bugüne kadar çoğumuzun kabul ettiği varsayımların, veriyi analiz ettiğimizde tam tersi olduğunu gördük. Örneğin; satış rollerinde genel kabul, dışa dönük kişilerin daha çok satış yapacağı yönündeyken; aslında bazı operasyonlarımızda veri, bize içe dönük kişilerin daha iyi performans sergilediğini gösterdi. Çok iyi satış yapan profiller aynı zamanda arada bir devamsızlık yapan profiller. Ancak devamsızlık yüzünden prim almazlarsa, sonrasındaki üç ay içinde işten ayrılma ihtimalleri üç kat artıyor. Bunu gördüğümüzde biz de devamsızlık koşulunu, devamlılık ödülüyle değiştirdik. Bu hem kişilerin performansını artırdı hem de devamsızlığı ciddi oranda düşürdü. Eğitim, kalite ölçümleme, gözetim dediğimiz anlık takip gibi uygulamaların uzaktan çalışma sürecinde de gerçekleştirilebilmesi önemliydi. Bu yatırımları geçmiş yıllarda yapıp, halihazırda tüm işe alım süreçlerini uçtan uça dijital olarak gerçekleştirebildiğimiz için pandemi sürecinde çok hızlı işe alım yapmaya devam edebildik. Ekibimize kısa sürede 500 kişi daha katıldı.” dedi

BEKLENTİLER ÖNCELİKLENDİRİLİYOR, SÜREÇLER İYİLEŞTİRİLİYOR

Schneider Electric Orta Doğu ve Afrika İnsan Kaynakları Servisleri Direktörü Ayşe Özdemir “Global İK stratejileri içerisinde İK analitiği, 2018 yılı itibariyle bir birim kurulması ile hayatımıza dahil oldu. Jenerasyonlar değişiyor, beklentiler yükseliyor. Bu yeni ve dinamik ortama yetişmemiz için hızlı olmamız şart... İK analitiği bizlere gelecek davranış ve süreçlerin tanımlarını devamlı olarak iyileştirme şansı sunuyor. İşe alımlarda aramıza yeni katılan çalışma arkadaşlarımızın gerek işe alım süresince gerekse Schneider Electric ailesinin bir parçası olmalarının sonrasında tüm paylaşımlarını geri bildirim platformları ile ele alıyor, çıktıları ile süreçler için tanımlanan önerileri önceliklendiriyor, tehdit ya da risk içeren analizleri de gelecekte tekrarlanmaması adına iyileştirme veyahut yeniden tanımlama çalışmaları başlatıyoruz. Bir başka örnek de işten gönüllü olarak (istifa) ayrılan çalışma arkadaşlarımızın ayrılma nedenlerini farklı birimleri ilişkilendirerek anlamaya çalışmamız… Demografik veriler ve organizasyon yapısı gibi birçok etkenin içinde olduğu soru setleri ile analizler yapılıyor, yöneticilere nelere dikkat etmeleri gerektiği yönünde ışık tutuluyor.” dedi

DAHA ÜRETKEN SONUÇLARA ULAŞILIYOR

Microsoft Türkiye İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Esra Gaon “Microsoft olarak yapay zekadan destek alan çözümlerimizi, iş süreçlerimizin neredeyse tümünde kullanıyoruz. Çalışanlarımızla ilgili bilgileri sürekli analiz ediyoruz ve üretken sonuçlar çıkarıyoruz. Bu sistemleri işe alımlarda, terfilerde, performans değerlendirmede ve çalışan mutluluğunu artıran kararların verilmesi gibi alanlarda kullanıyoruz. İki yıl önce, Amerika’da bulunan bir departmanımızda 700 kadar çalışanımızın işlerinde memnuniyetsizlik yaşadığını anladık ve 2015’ten beri çalışanlarımızdan aldığımız tüm bilgileri yapay zeka ve algoritma destekli sistemlerimizde analiz ettik. Şirket içinde departman değiştiren çalışanların mutluluğunun ve bağlılığının daha fazla arttığını gördük. Biz de fonksiyonlar arası geçişleri kolaylaştıracak yeni İK politikaları belirledik. Yapay zeka destekli bir İK platformu sunan Microsoft Dynamics 365 for Talent, personel yönetimi süreçlerini kolaylaştırıyor, iş gücü maliyetlerini iyileştiriyor ve yüksek performanslı bir kültürü teşvik eden programlar oluşturuyor. Ayrıca, LinkedIn ile de özellikle işe alım süreçlerini kolaylaştıracak, yapay zekâ ile desteklenen yetenekler sunuyoruz. LinkedIn, 1000’lerce CV’yi saniyeler içinde analiz edip, şirketiniz için en uygun olanları kategorilerle size sunabiliyor. İşe alımlarda Teams ve Skype da artık birer seçenek olarak kullanılıyor.” dedi

ÇALIŞAN GELİŞİMİ, ALGORİTMALARLA SAĞLANIYOR

Lilly İlaç İnsan Kaynakları Eğitim ve Gelişim Direktörü Defne Orhun “İK süreçlerimizin kariyer ve yetenek yönetimi konularında, çalışanlarımızın kendi gelişimlerini sahiplenmelerini sağlamak adına birçok algoritmadan faydalanıyoruz. Bu doğrultuda çalışanlarımıza teknolojik platformlardan erişilebilen kaynaklar sağlıyoruz. Bu platformlardan biri de kariyer portalımız... Tüm çalışanlarımıza açık olan e-öğrenim programlarımızın yer aldığı Lilly Üniversitesi platformumuzda ise online eğitimlerimiz mevcut. Takdir kültürü açısından çok önem verdiğimiz, online bir ödüllendirme sistemimiz de bulunuyor. İnsan kaynakları yönetimi için geliştirilmiş bulut tabanlı, çeşitli platformlarla entegre, mobil cihazlarla uyumlu yeni bir İK uygulamasına geçmek üzereyiz. Bu platformda örneğin çalışanların ilgi alanlarına göre açık pozisyonlar bildirim olarak gönderilecek; yani çalışan kendi kariyer hedefi, ilgi alanı olarak ne belirttiyse ona uygun pozisyonlar açıldığında çalışana otomatik olarak bildirim gidecek. Yapay zeka ve algoritmalar, özellikle işe alımda aday filtreleme, uygun profili pozisyonlarla eşleştirme alanlarında kullanılıyor. Algoritmalar ve yapay zeka insan kaynakları süreçlerinde yöneticilerin çeşitli bilgilerle yapılan doğru eşleştirmelerle daha hızlı ve etkin kararlar vermesini, kişiye özel uygulamalarla aday ve çalışan deneyiminin iyileştirilmesini sağlıyor. Birkaç örnek vermek gerekirse, pozisyona özel oryantasyon programları, çalışanın performans ve gelişim planlarından yola çıkarak ihtiyacına uygun, kişiselleştirilmiş eğitim programlarını ayarlanması, daha ileri aşamada Chatbot uygulamaları ile işe alım görüşmeleri yapılması ve çalışanların sıklıkla sordukları İK sorularına cevap verilmesi gibi uygulamaları sayabiliriz.” dedi

EN ÇOK OKUNANLAR