USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Abdulkadir Karagöz

YAZARLAR

1.02.2017 16:50:00

"Taktik maktik yok, bam bam bam"

Rüzgar ne kadar sert esse de Türkiye omurgası oturmuş, taşıdığı 1000 yıllık geleneğin sorumluluğunun bilincinde, reformist, proaktif, üretken ve etken bir ülke artık. Birçok alanda sürdürülebilir başarı sağlamış ve stratejisini artık omuriliğinden uygulayan- yani reflekslerinde taşıyan bir ülke…

 

[email protected]

 

UEFA Kupası Finali öncesinde Fatih Terim'in söylediği bu söz sosyal medyada yeniden gündeme geldi. Sarf edildiği dönemde Galatasaray 4 yıl üst üste şampiyon olmuş, futbolu ile taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmış, dünya futboluna farklı bir soluk getirmişti: "En iyi defans, ofanstır”.

 

Rakibe önde basan, tam saha pres uygulayan, topla hızlı çıkan, 11 futbolcusu ile topun arkasında kalan, son dakikaya kadar pes etmeyen bir takımın final maçında dökülmüştü o sözler: “Taktik maktik yok, bam bam bam...”

 

Stratejisi, duruşu ve oyun anlayışı ile taktiği artık zihinlerinde değil omuriliğinde yaşatan yani doğal reflekslerine dönüştürmüş bir takımın tutkusunu yansıtan sözlerdi.

 

Türkiye son yıllarda çok sert saldırılara maruz kalıyor. Global bir kapışmanın merkezinde tam bağımsızlık ve istiklal mücadelesi veriyor. 

 

Özellikle son 15 yılını, ekonomik, siyasi ve sosyal olarak müthiş atılımlarla geçiren, oyun kurucu ve masada söz sahibi olan, sorunları görmezden gelmek yerine üzerine giden, İslam dünyasında model ülke ve umut olarak kodlanan Türkiye, zirveye doğru tırmandıkça sert rüzgarlara maruz kalıyor.

 

Rüzgar ne kadar sert esse de Türkiye omurgası oturmuş, taşıdığı 1000 yıllık geleneğin sorumluluğunun bilincinde, reformist, proaktif, üretken ve etken bir ülke artık. Birçok alanda sürdürülebilir başarı sağlamış ve stratejisini artık omuriliğinden uygulayan-yani reflekslerinde taşıyan bir ülke… Bu sert rüzgarlar karşısında en iyi defansın, atak olduğunu özümsemiş yatırımcı ve müteşebbislerimiz için de 2017 büyüme ve atılım fırsatları ile dolu. Özellikle 15 Temmuz sonrası, 'yerli ve milli' arayışı girişimcilerimize birçok fırsat sunacak. Aynı zamanda bu arayış en büyük zenginliğimiz 'yerli ve milli insan kaynağımız' için de birçok imkân sağlayacak. Genç yeteneklere daha fazla yatırım yapılacak, yapısal reformlar ile milli değerlerimiz global ölçekte daha rekabetçi hale gelecek.

 

HANGİMİZ İNTERNETTE GÜVENLİK SALDIRISINA UĞRAYIP UĞRAMADIĞIMIZI BİLİYORUZ!

 

İşte bu rekabetin en önemli sahalarından biri de siber güvenlik. Biliyoruz ki, son yıllarda bazı devletler tarafından, politik ve stratejik bilgileri uzun süreli izleme, manipüle etme ve tahrip etme yolunda gerçekleştirilen siber saldırılar, ülkelerin ulusal güvenliklerine büyük tehdit oluşturuyor. Ya da şöyle söyleyelim: Hangimiz internette güvenlik saldırısına uğrayıp uğramadığımızı biliyoruz! Bir siber güvenlik uzmanının insanları ikiye böldüğünü okumuştum: İnternette güvenlik saldırısına uğradığını bilenler ve bilmeyenler. Hepimiz teknoloji odaklı yaşıyoruz, yangın çıktığında 111’i arıyoruz, sıcak suyumuzu akıllı sistemler ile sağlıyoruz, otobüslerimiz yine bilgisayar sitemleriyle kontrol ediliyor, arabalarımız ve evlerimiz her şeyimiz çok akıllı. Bilgisayarlar hayatımızın bu kadar içindeyken, ne kadar güvendeyiz sorusunu soruyor muyuz?

 

Bu hususlarda içimizi rahatlatacak büyük bir adım olan Cyber Camp, geleceğimizin güvenlik muhafızlarını eğitmek amacıyla 23 Ocak’ta derslere başladı. Türkiye’nin en yetenekli 3 bin 579 genci arasından seçilen 40 yetenekli bilişim uzmanı 14 gün boyunca siber güvenlik alanında yoğun eğitim alacaklar. Program sonunda çağımızın yeni saldırı teknikleri ile donanmış olarak, geleceğin yeni bilgi sistemlerini anlamak için farklı metotlar geliştirecekler. Bilgiyi akıl seviyesine taşıyacak, eskiden aylar alan süreçleri, saniyeler içerisinde tamamlayabilecekler.  Bunun için tek ihtiyacımız olan ‘”insan zekâsı”. Yapılması gereken ise bu kişilere ulaşmak, nitelikli eğitimler ile donatmak ve etkin girişimcilik modelleriyle yeni yatırımlarımızın rotasını çizmek. Devletimiz bu yatırımların zeminini oluşturacak yapısal ve köklü reformları kararlılıkla uyguluyor. İşte bu karar alım süreçlerinin hızlanacağı 2017 yılını ‘hız, verimli uygulama, etkin denetim, öz sermaye, gelişim’ sözleri ile hatırlayacağız.

 

DİĞER YAZILARI