İrem Sertbaş / [email protected]

Avrupa’da yaşanan güç mücadeleleri, Almanya’yı 20’nci yüzyılın ilk yarısında iki yıkıcı dünya savaşına soktu. Soğuk Savaş’ın gelişiyle birlikte 1949’da iki Alman devleti kuruldu: Batı Federal Almanya Cumhuriyeti ve Doğu Alman Demokratik Cumhuriyeti… Sovyetler Birliği’nin (SSCB) düşüşü ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi, 1990’da Almanya’nın yeniden birleşmesine izin verdi. Bugün Alman ekonomisi, dünyanın en büyük beşinci ve Avrupa’nın en büyük ekonomisi konumunda…  

“ALMANYA VE TÜRKİYE ARASINDAKİ TİCARET BİLANÇOSU, BU YIL KRİZDEN ETKİLENECEK”

Almanya; makine, araç, kimyasal ve ev eşyalarının önde gelen ihracatçısı konumunda... Oldukça yetenekli bir iş gücünden faydalanıyor. Ancak, Avrupa’daki komşuları gibi uzun vadeli sürdürülebilir büyümede önemli demografik zorluklarla karşı karşıya. Öte yandan salgınla beraber, Almanya ekonomisinin gerilmesi, şimdiye kadar Fransa ve İtalya’dan daha az şiddetli gerçeklese de İngiltere’den biraz daha kötü oldu. Genel olarak Euro bölgesi 2020’nin ilk çeyreğinde yüzde 3.8 daraldı. Son dönemde ise Avrupa Birliği tarafından tüm AB üyesi ülkelerin ortak yararlanacağı 750 milyar Euro tutarında yeni bir destek paketi hazırlandı. Pandeminin ekonomiye küresel düzeyde ağır bir darbe vurduğunu söyleyen Alman-Türk Ticari ve Sanayi Odası Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Thilo Pahl, şu yorumda bulunuyor: “Pek çok Türk şirketi için krizin zirve yaptığı dönemde Almanya, ihracat yapılabilecek tek Avrupa ülkesiydi. Alman-Türk ilişkileri için bu çok önemli. Kriz dönemlerinde yaşanan olumlu tecrübeler insanların hafızasına çok derin bir şekilde kazınıyor. Daha derin ve daha sıkı ilişkilere katkıda bulunuyor. Özetle diyebiliriz ki, Almanya ve Türkiye arasındaki ticaret bilançosu, bu yıl krizden çok etkilenecek. Ancak, iki ülkenin birbiri için önemi aynı ölçüde daha da fazlalaşacak.”

“ALMANLAR İÇİN TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR TATİL ÜLKESİ”

2020’de salgın nedeniyle Türkiye ve Almanya arasındaki ticarette durgunluk yaşanacak olsa bile, Türkiye’nin 2019’da gerçekleştirdiği 180.5 milyar dolarlık toplam ihracatın yaklaşık yüzde 10’unu (19.35 milyar dolar) Almanya’ya yaptığını göz önünde bulundurursak, Almanya’nın Türkiye’nin hâlâ en önemli ihracat pazarı olduğunu söyleyebiliriz. Alman yatırımcıların, Türkiye’deki doğrudan yabancı yatırımların yüzde 6,1’ine sahip olduğunu vurgulayan Türk- Alman Sanayi ve Ticaret Odası Genel Sekreteri Okan Özoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor: “Türkiye pazarında çok sayıda personele iş imkanı sağlıyor. Başka bir açıdan bakıldığında Almanya’da hayatını sürdüren yaklaşık 3 buçuk milyon Türk kökenli vatandaşın birçoğu tatillerini Türkiye’de geçirerek ülke ekonomisine önemli bir katkı sunuyor. Aynı şekilde, Almanlar için de Türkiye önemli bir tatil ülkesidir. Her yıl yaklaşık olarak 6 milyon Alman turist ülkemizi ziyaret ediyor.”

“GÜÇLÜ AVRUPA VURGUSU ÖNE ÇIKIYOR”

Son dönemde ise tarihin nadiren büyük ülkelere sunduğu bir avantaj, Almanya’ya ve Şansölye Angela Merkel’e geçmiş durumda. Merkel, 2007’den sonra tekrar Avrupa Birliği’ne başkanlık edecek. Bu tarihi halk sağlığı krizi testi, ekonomik durgunluk ve yükselen ABD-Çin gerginliğinin gündeme yer ettiği bu zor dönemde Merkel, Avrupa Birliğini’de stabilizasyonu sağlayabilecek mi? Almanya’nın Koronavirüs sırasında ayakta durma arzusuna büyük katkı sağlayan ülkenin ilk ve tek kadın şansölyesi, Avrupa’yı birleştirmek ve şekillendirmek için gereken liderliği gösterebilir. Önümüzdeki altı ay boyunca sürecek dönem başkanlığı boyunca, Angela Merkel’in birinci önceliğinin Koronavirüs salgını sonrası ortaya çıkan ekonomik kriz olacağını belirten Kearney Türkiye Direktörü Onur Okutur, şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Birliğin, ekonomik yardım paketi ve yeni bütçe üzerinde anlaşma sağlaması gerekiyor. ‘Birlikte, Avrupa’yı yine güçlü yapalım’ sloganı ile görevi üstlenen Almanya’nın altı aylık dönem başkanlığı programına ilişkin açıklanan taslak metinde de ‘güçlü Avrupa’ vurgusu öne çıkıyor. Merkel, ‘Pandemi nedeniyle AB ülkelerinin ekonomik beklentilerinin kaybolmasına izin vermemeliyiz’ diyerek dayanışma çağrısında bulundu. Almanya, AB’nin sağlık politikası alanında koordinasyonu artırarak Birliğin kendisini salgınlara karşı daha iyi korumasını istiyor.” 

AB, VAROLUŞSAL BİR KRİZ İLE KARŞI KARŞIYA

Almanya’nın dönem başkanlığı sırasında 1 trilyon Euro’luk bütçe üzerinde anlaşma sağlaması öngörülüyor. Kriz ve sağlık gündemi dışında, Brexit sonrası Birleşik Krallık ve Koronavirüs krizi sonrası Çin ile olan ilişkilerin de altı ay boyunca masaya yatırılması bekleniyor. Şansölye, AB’nin karşı karşıya olduğu zorluklarının, Birleşik Krallık’ın Birlik’ten çıkarken yaşadığı krizden veya Çin ve ABD veya başka herhangi tek başına hareket eden ülkenin karşı karşıya olduğu durumlardan daha varoluşsal nitelikte olduğunu anlıyor. Merkel, Mayıs ayında AB çapında büyük çaplı bir borçlanma planını destekleyeceğini açıkladı. Bu, uzun süre Alman siyasetinde bir tabu olarak görülüyordu. Almanya ve Merkel için, ikinci liderlik şansı ancak transatlantik ilişkilerdeki erozyonu sınırlayabilir ve nihayetinde ABD ile Avrupa ilişkilerini düzeltirse başarı ile sonuçlanacak. Avrupa’nın en büyük ekonomisinin, Avrupa Birliğini ayakta tutma çabalarını önümüzdeki 6 ay boyunca beraber izleyeceğiz.