Temel olarak çevik yönetim; insan odaklı bir kültür içerisinde farklı fonksiyonlardan ekiplerin oluşturduğu bir organizasyon ağının teknoloji yardımıyla, hızlı öğrenme ve karar verme süreçleri çerçevesinde, tüm paydaşlarına değer sunmak üzere ortak bir amaç etrafında birleşerek iş yapması anlamına geliyor.
Çevikliği artırma motivasyonunun altında çeşitli nedenler yer aldığını belirten KPMG Türkiye Başkanı Murat Alsan, bu nedenleri şu şekilde sıralıyor: “Artırılmış esneklik, iş birimi ve bilgi teknolojileri arasındaki silolaşmayı azaltıp bütünlük sağlamak, dijital gündem ihtiyacıyla müşteri memnuniyetini hızlı ve sürdürülebilir şekilde artırmak ve değişen müşteri ihtiyaçlarına göre daha hızlı ürün sunmak…”
BEŞ ADIMLIK BİR SÜREÇ
McKinsey & Company Ortağı Mehmet Yenigün ise her şirkette farklılık göstermekle birlikte, genel itibariyle çevik yönetim anlayışına geçişin, beş basamaklı bir süreç olarak ele alındığını söylüyor:
STRATEJİ: Faal olunan sektörde veya sektörlerde değer yaratma alanlarının neler olduğunu belirlemek.
YAPI: Organizasyon yapısını yetenekler odağında tasarlamak.
ÇEVİK EKİPLER: Değer sunmak üzere ekipleri ve görevleri belirlemek, her bir görev için en çevik çalışma yolunu seçmek.
OMURGA: Çevik yönetimi mümkün kılacak temel süreçleri, yani insan kaynağı ve teknolojiyi saptamak.
YOL HARİTASI: Çevik yönetime geçiş planını hazırlamak, acil harekete geçilmesi gereken işleri önceliklendirmek.