USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Dergi

12 Ağustos 2020 10:07

Kadın sporcu sayısı artıyor

Hemen her dalda kadın sporcu sayısı artıyor. Bu sektörde kariyer yapmak isteyen kadınlar, uluslararası turnuva ve oyunlarda da dikkat çekiyor

Kadın sporcu sayısı artıyor

Dalida Özatay Erus / [email protected]

Sporun hemen her dalında kadınlar da hem oyuncu hem de yönetici olarak yer alıyor. Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü verilerine göre 62 federasyon içinde yapılan değerlendirmede, Türkiye'de toplam 5 milyon 104 bin 22 lisanslı sporcunun, 1 milyon 729 bin 558'i kadınlardan oluşuyor. Türkiye'de 2002 yılında 66 bin 356 olan lisanslı kadın sporcu sayısı, 25 kat artarak 1 milyon 729 bin 558'e ulaştı. 2019’da, lisans sahibi 1 milyon 679 bin 471 kadın sporcu bulunurken bu rakama, bu yıl 50 bin 87 sporcu daha eklendi.

E-SPORDA 53 LİSANSLI KADIN OYUNCU VAR

Spor branşlarında satranç, 293 bin 630 lisanslı kadın sporcu sayısıyla ilk sırada yer alırken ardından 192 bin 858 ile voleybol ve 166 bin 79 ile tekvando geliyor. Atletizm, 91 bin 329 kadın sporcu ile dördüncü, halk oyunları ise 86 bin 565 kadın sporcu ile beşinci sırada. 2018’de kurulan Türkiye E-Spor Federasyonu, 53 lisanslı kadın sporcu sayısıyla federasyonlar içinde 62’nci ve son sırada. Türkiye'deki 62 federasyondan 6'sında lisanslı kadın sporcu sayısı, erkekleri geride bıraktı. Binicilik, buz pateni, cimnastik, dans sporları, halk oyunları ve voleybolda lisanslı sporcu sayısında kadınlar, erkeklerin önünde yer aldı.

Süper Lig’in ilk kadın yöneticisi Kayserispor Kulüp Başkanı Berna Gözbaşı, e-spor alanında kariyer yapan Simay Dinç, Fenerbahçe voleybol takımı oyuncusu Melis Yılmaz ve milli golf oyuncusu Mina Gençoğuz; kariyerlerini nasıl şekillendirdiklerini Platin’e paylaştı.

FUTBOL İLE DEĞER KATMAK

Futbol için yapılan ‘erkek egemen’ tanımını doğru bulmadığını belirten Berna Gözbaşı, “Futbol, dev bir endüstri. İş dünyasının içinde olan, başarılı her kadın bu dünyada yer alabilir. Ben nasıl ki, kadın olarak yatak üretiyor ve dünyanın dört köşesine satıyorum, futbola da aynı gözle bakıldığında hem kent hayatına sosyallik kazandıracak hem de şehre ekonomik değer katacak bir iş” yorumunda bulunuyor.

Kayserispor olarak en büyük hedeflerinin kurumsallaşmak olduğunu belirten kulüp başkanı, “Çok sayıda Anadolu kulübü, geleneksel metotlarla yönetiliyor. Artık bu yönetim anlayışının devri geçti. Kulüpler ayakta kalabilmek için kendini yenilemeli, kurumsallaşmalı ve işletme anlayışına geçmeli” diyor.

KAYSERİSPOR E-SPORDA

Genç kızlara, gerek futbol gerekse diğer branşlarda mutlaka aktif olarak sporun içinde olmalarını önerirken kendi başkanlığı ile Kayserispor’un e-spor ligine de geçtiğini belirten Gözbaşı, “E-sporda güzel ilerliyoruz. Tabii ki kendimizi sürekli güncellememiz gereken bir konu. Şu an e-spor başlangıç aşamasında ama belki de gün gelecek klasik futbolun yerini alacak. Çünkü her şeyimiz dijitale dönüşüyor ve bizim de bu süreci çok iyi takip etmemiz gerekiyor” diyor. 

ZOR BİR GÖREVİ DEVRALDI VE ASLA PES ETMEDİ

Süper Lig’in ilk kadın yöneticisi olan Kayserispor Kulüp Başkanı Berna Gözbaşı, bugünlerde ‘Kadına Şiddete Dur De’ projesi ile dikkatleri çekiyor. Erkek egemen bir alanda az sayıda kadın yöneticiden biri olan Gözbaşı, bu proje ile geniş kitlelere ulaşabileceğini belirterek Kulüpler Birliği Vakfı’nı harekete geçirdi. Kayseri'nin ihracat, iş potansiyeli ve istihdam noktasında yatırımlarının yanı sıra STK'larda aktif görevleri olan Gözbaşı, henüz başkanlığa seçilmediği günlerde futbolun tahmininden daha büyük bir endüstri olduğunu ve bunun gelişimi için çok fazla çalışma yapılmadığına şahit oluyor. Görevini devraldığında tüm Türkiye'nin 'toplanması imkansız’ dediği bir takımla karşı karşı olduğunu paylaşan Gözbaşı, “Takım, dağılmış vaziyetteydi. Bugün, transferin gündeminde olan futbolcularımızdan bazıları antrenmanı bile yarıda kesip gider, maç sırasında dilediği zaman çıkmak ister duruma gelmişti. En kötüsü de şehrin inanmışlığı ve desteği kalmamıştı” diyor.

“ŞİMDİ E-SPORUN TAM ZAMANI”

İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne başladığında oyun dünyasına olan ilgisinin kariyere dönüşeceğinin farkında olmayan Simay Dinç, 18 yaşında staj için ABD’ye ardında da Avustralya, Japonya, Endonezya derken 28 yaşına kadar 40’a yakın ülkede staj, eğitim ve çalışma imkanı buluyor. Bir süre sonra yeniden gittiği ABD’de MOMA’da (Museum of Modern Arts) video oyunlarına ayrılan bölüm ve oyun endüstrisinin büyüklüğü ve çeşitliliği karşısında etkilendiğini anlatan Dinç, Türkiye’ye döndüğünde sanatçı kardeşi Eray Dinç’le sinemayı oyun endüstrisine entegre etmek üzerinde çalışmalara başlıyor. Dinç, “33 yaşında bir girişimci olarak pandemi sürecinde, 18 yaşımdaki halimi tebrik ettim, iyi ki gitmişim, keşfetmişim, iyi ki konfor alanımdan çıkmışım, her ülkede tek başıma sıfırdan başlayıp faydalı bir network oluşturmuşum” diyor.

“E-SPOR, GENÇLERİ GELİŞTİRİYOR”

E-sporu, yaratıcı bir kariyer rehberi olarak gören Simay Dinç, bu konudaki düşüncelerini şöyle paylaşıyor: “Dijital beceri açığı, ülkemizde birçok sektörde büyümeyi engelliyor. Uzaktan eğitimin gündemde olduğu bu dönemde, e-sporun müfredata alınmasını çok önemsiyorum. İngiltere’de örnek aldığım Digital School House projesinin raporlarını incelediğimizde, 4 yıl boyunca ortaokuldan itibaren e-spor dersleri alan ve turnuvalara katılan öğrencilerde ekip çalışması, mühendislik bölümlerine yönelim ve özgüven artışında önemli yükselişler gözlemlendi. Sadece e-spor oyuncusu olarak değil, organizasyon yöneticiliği, oyun geliştiriciliği, menajerlik gibi farklı kariyer fırsatları da elde ettiler.” 

2020 Ekim’de Women in Games Türkiye olarak Bahçeşehir Üniversitesi ile kurulacak e-spor takımıyla ilgili çalışmaların devam ettiğini de belirten Dinç, Türkiye’deki lisanslı bin 850 e-spor oyuncusunun sadece yüzde 10’unun kadın olduğuna dikkat çekiyor ve “Sektörde cinsiyet eşitliği için hem geliştirici hem oyuncu olarak heyecanla üretmeye devam ediyoruz” diyor.

Dünyada oyun sektörünün 159 milyar dolar değere ulaştığını, bu rakamın 2023’te 200 milyar dolara ulaşacağını anlatırken Türkiye’deki rakamlarla ilgili şu bilgileri veriyor: “Türkiye'de yıllık 1 milyar dolar pazar büyüklüğü ve 30 milyon oyuncumuzla dünyada 18’inci sıradayız. Oynanabilir sanat üretmek mottosuyla kurduğumuz Recontact Games ile oyun endüstrisine giriş yaptığımda Türkiye’de çok az kadının oyun sektöründe kariyer yapmayı hedeflediğini gözlemledim. Özellikle mobil oyuncularının yüzde 52’si kadın ama oyunların üretim aşamasında bulunan kadınların oranı ise yüzde 23. Kadınlar oyunda zaman ve para harcıyor, tüketiyor ama üretmiyor. Bu soruna farklı bir alternatif sunabilmek ve geleceği birlikte tasarlayabilmek için Women in Games Türkiye’yi beş yıl önce yönetim kurulu üyesi olduğum OYUNDER’in bünyesinde kurduk. Amacımız oyun endüstrisinde kadınların oyuncu olarak değil, yenilikçi ve yaratıcı fikirleriyle yer almasını sağlamaktı. 2015'ten bu yana 40 farklı üniversitede Ayvalık’dan Malatya’ya ücretsiz eğitim, konferans ve hackathonlar düzenledik. Başarılı olan arkadaşlarımıza yurt dışında eğitim fırsatları sunuyoruz." 

“GOLF, TAM BİR MENTAL OYUN”

Küçük yaştan itibaren yüzme, eskrim, voleybol, jimnastik, basketbol gibi pek çok sporu deneyimleyen Mina Gençoğuz, bir gün annesine televizyonda golf oynayanları gösteriyor ve bu spora başlıyor. Sekiz yıldır golf oynayan 15 yaşındaki Gençoğuz, 2019’da milli takıma girerek milli takımla beraber uluslararası turnuvaya gidiyor. Şu anki hedefinin ise World Amateur Golf Rankings’de bulunduğu noktayı daha iyi seviyeye ulaştırmak olduğunu belirten genç oyuncu, “Golfe başladığımda beni en çok heyecanlandıran şey, turnuvalar oldu. Hep en iyi olmak ve kazanmak istiyordum. Fakat artık turnuvalarda kendimi geçmeye çalışıyorum. 7’den 70’e herkesin yapabileceği golf, zor bir spor. Tam bir mental oyun. Ben de golfte karşıma çıkabilecek zorluklara iyi oyunlarıma veya kötü oyunlarıma, düşüşlerime veya kalkışlarıma hem mental hem de antrenmanlarımla en iyi şekilde hazırlanmaya çalışıyorum” diyor.

“HAFTANIN 6-7 GÜNÜ GOLFTEYİM”

Üniversite eğitimini ABD’de almak ve bu sürede de golfe devam etmeyi planlayan Gençoğuz, golfte antrenman zamanlarını oyuncunun kendisinin belirlediğini söylüyor ve “Ben genellikle haftanın 6-7 günü golfteyim. Antrenman saatlerim ise o gün yapacağım antrenman şekline göre değişiyor. Eğer 18 delikle sahada antrenman yapıyorsam öncesinde bir saat ısınma ve 3-4 saat sahada zaman geçiyor yani toplam 5 saatlik bir antrenman oluyor. Antreman saatleri, okul zamanlarında değişiyor” diyor.

"PLANLI YAŞAMAYI SEVİYORUM" 

Voleybola başlamadan önce de sporla uğraşan Fenerbahçe Voleybol Takımı oyuncusu Melis Yılmaz, babasının önayak olması ile Fenerbahçe Spor Okulu’na gidiyor. 

İlk seçmelerde altyapıya seçilmese de bir sonraki sezonda altyapıya giriyor. Türk voleybolunda kadınların başarılı bir lige sahip olduğunu belirten Yılmaz, “Avrupa’nın en iyi liglerinden biri ve milli takım düzeyinde de yakaladığımız başarılarla aslında bunu gösteriyoruz” diyor. 

Sporun kendi hayatında pek çok avantaj sağladığını, mental ve fiziksel olarak sağlıklı bir yaşam sürdüğünü anlatan Yılmaz, “Sporcu olmanın en güzel taraflarından biri de aslında disiplinli ve düzenli bir hayatımızın olması. Planlı yaşamayı seviyorum. Her meslekte olduğu gibi sporcu hayatının da çeşitli zorlukları var. Mesela yoğun maç ve antrenman temposunda, özel hayatlarımıza fazla zaman ayıramıyoruz. Sanırım sporda kariyer yapmanın en büyük dezavantajı bu olsa gerek” diye konuşuyor.

“GELECEKTE, ROL MODEL OLMAYI HEDEFLİYORUM”

Hem kulüpler anlamında hem de milli takım düzeyinde gelen başarılardan sonra voleybola çok fazla yönelim olduğuna dikkat çeken genç sporcu, sözlerine şöyle devam ediyor: “Yaşım genç olmasına rağmen uzun zamandır A takım düzeyinde mücadele ediyorum. Erken yaşta voleybola başladım ama önümde uzun bir kariyer var. Gelecek adına konuşmak için erken ama bir gün bu sporu bıraktığımda, örnek bir sporcu kariyeri yaşamış olmayı amaçlıyorum. Yaşadığım o heyecanlı yolu yürüyen birçok genç arkadaşıma rol model olabilirsem, benim için çok onur verici olur.” Dünyadan ve Türkiye’den takım ve sporcuları takip eden Melis Yılmaz, sporun yanı sıra kitap okuyarak, seyahat ederek ve yabancı diller öğrenerek gelişimine katkıda bulunuyor. 

 

EN ÇOK OKUNANLAR