En büyük motivasyonunun ise New York, Berlin, Moskova, Şangay, Sao Paulo ve Johannesburg’daki diğer üyelerin neler yaptığını dinlemek olduğunu vurgulayan Orhan Irmak, “Farklı ülke, pazar ve kültürlerde ambalaj tasarımı işini nasıl yaptıklarını, deneyimlerini, başarılarını veya hatalarını çok besleyici ve ilham verici buluyorum. Bunun dışında kendi iş hayatımı da mümkün olduğunca pozitif bir şekilde yönetiyorum. Sadece kâr odaklı olmaktansa ekibimin mutluluğu ve bununla birlikte gelen başarı çok daha önemli" diyor.
OFİSTE AKTİVİTE
Bahçe içerisinde bir villada bulunan tasarım ofisi, gün ışığı gören iç dekorasyonu kadar bahçe alternatifi ile çalışanlarına keyifli bir ortam sunuyor.
Irmak, çalışma ortamlarını şöyle anlatıyor: “Bahçeye çıkıp yeşillikler arasında kuş seslerini duymak beni mutlu ediyor. Ekibimizin sürekli yaratıcı fikirler üretmesi gerekiyor. Bazen yaratım süreci içerisinde kafanızı dağıtmanız, odaklandığınız konunun dışına çıkıp kısa bir süreliğine de olsa tamamen farklı bir moda geçmeniz gerekebiliyor. Tavla, masa tenisi ve langırt ofisimizin demirbaşlarından. Bazen iki kişi, bazen ekipçe turnuva düzenleyip beraber keyifli vakit geçiriyoruz. Kısa bir mola verip çözemediğim soruna geri dönmek, çözüm konusunda farklı bir bakış açısı geliştirmemi sağlayabiliyor.”
DOĞA İLE İÇ İÇE BİR TATİL PLANLIYOR
Orhan Irmak, haftada üç gün hem ağabeyi hem de iş ortağı olan Gökhan Irmak ile öğle arasında birer saat cross-fit yapıyor.Öğrenciyken değişim programıyla 1998’de altı ay Melbourne’da okuyan Orhan Irmak, “Yeniden Avustralya’ya gidip, doğa içerisinde uzun bir tatil yapmak isterdim. Yıllar içinde iki kez kısa kısa Afrika’da safariye gittim ve doğal yaşamın insanı nasıl olumlu etkilediğini, dünyaya bakışınızı nasıl değiştirdiğini gördüm. O zamandan beri aklımda Avustralya’da doğa ile iç içe uzun bir tatil planı var” diyor.