Mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek Türkiye’nin rekabet gücünü ve refah düzeyini yükseltmek adına çalışmalar yürüten Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından bu yıl 29.’su düzenlenen Kalite Kongresi, bilim, akademi, medya ve iş dünyasının önde gelen temsilcilerinin katılımıyla başladı. Bu yıl “Yeni Yönler Yeni Ufuklar” ana temasıyla düzenlenen kongre, pandemi kapsamında alınan önlemler çerçevesinde ilk kez online olarak gerçekleştirildi. Otokoç Otomotiv ve Tırsan’ın ana sponsorluğunda düzenlenen kongrede; tüm dünyayı etkileyen değişimin ardından ortaya çıkan küresel fırsatlar, günlük hayattan çalışma süreçlerine kadar birçok alanda oluşan farklı paradigmaların dayattığı yeni şartlar ve bunların Türkiye’ye getirdiği jeo-ekonomik avantajlar tartışıldı.
“Covid, mevcut problemleri görünür kıldı”
Kongrenin en dikkat çekici bölümü ise “Pandemi Sonrasında Dünya: Ekonomi” başlığı altında düzenlendi. Özel oturum konuğu ise İstanbul doğumlu olan, dünyaca ünlü ekonomist, Massachusetts Institute of Technology Öğretim Üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu oldu. Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Covid’in yeni problemler üretmediğini, mevcut problemleri derinleştirdiğini vurguladı. Acemoğlu, “Amerika’da böyleydi, İngiltere’de böyle, Brezilya’da böyle. Türkiye’de de böyle. Bunlar sağlık sistemindeki problemler, ama aynı zamanda makro ekonomideki problemler” diye konuştu.
Ekonominin geleceğinin, demokrasinin ve kurumların geleceği ile çok bağlantılı olduğunu anlatan Acemoğlu, şunları söyledi: “Büyümek, özellikle yüksek kaliteli büyümek istiyorsak demokratik kurumları kuvvetlendirmemiz lazım. Bu kolay bir süreç değil. Hiçbir ülkede kolay olmadı, Türkiye’de de kolay olmayacak. Covid pandemisi bu zorlukları artıracak. İnsanların karnı açken başka problemler önemini kaybediyor. Ama daha parlak bir geleceğe gitmek için KalDer’in de vurguladığı şekilde kaliteli büyümeye çok önem vermemiz lazım. Ve kaliteli büyümek için de kaliteli ekonomik kurumlar, kaliteli ekonomik kurumlar için de kaliteli siyasal kurumlara ihtiyacımız var. Bunu için de demokrasinin tabanını kuvvetlendirmemiz şart.”
Acemoğlu, Türkiye’nin yüksek teknoloji ve orta yüksek teknoloji ürün ihracatını artırmasının önemine vurgu yaparak, “Türkiye hiçbir zaman yüksek teknolojili ürün ihracatçısı bir ülke olmadı. Ama bunu bir kenara bırakırsak orta yüksek ve orta düşük teknoloji ürünleri ihracatı çok önemli. Güney Asya ekonomilerine baktığınız zaman birçoğu bu iki kategorideki eşyaları ihraç ederek büyüdüler. Gelişmekte olan ülkelere bakarsanız bunların hepsi ya Türkiye ile aynı GSYH’ya sahip ya da Türkiye’den daha da fakir. Ama bu ülkelerin hepsi teknolojik olarak Türkiye’den daha ilerideler. Brezilya, Meksika, Malezya, Çin... Bizim de verimliliği artırmamız teknolojik ürün ihracatını artırmamız ile çok ilgili” diye konuştu.