Bir yaşam bilimci için işin en can alıcı ve cezbedici tarafı, gerçeği doğrudan doğadan elde etmek olsa gerek. Biyoloji ve asıl alanım olan gelişim biyolojisi ise tam da bu noktada beni sarıp sarmalıyor.
2003 yılında ODTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden mezun olduktan sonra lisansüstü çalışmalarımı gerçekleştirmek üzere Almanya’ya gittim ve 10 yılı aşkın bir süre zarfında bu ülkenin farklı şehirlerinde yer alan seçkin bilim kurumlarında ve üniversitelerde sırasıyla yüksek lisans, doktora ve doktora sonrası çalışmalarımı tamamladım. Almanya’da kaldığım süre boyunca, gelişim biyolojisi alanının duayenlerinden olan, tanışma ve sohbet etme şansı bulduğum Lewis Wolpert gibi gelişim biyologlarının ve birlikte çalışma şansına eriştiğim Christiane Nüsslein-Volhard gibi Nobel ödüllü bilim kadınlarının alanımda kalma motivasyonumu pekiştirdiğini belirtmek isterim.
Varoluşumun temel unsurlarından biri hiç kuşkusuz ki mesleğime olan sevgim, saygım ve bağlılığım. Kendimi öğrencilerimden, araştırma laboratuvarımdan ve bilimden uzakta düşünemiyorum. Mutlu olduğum, kendimi bulduğum yer kesinlikle orası… Bir bilim insanı olarak, kariyerini henüz inşa etmekte olan genç araştırmacılara ve öğrencilere verebileceğim en önemli tavsiye, yüksek özgünlükte, tutarlı ve sağlam fikirler içeren projeler üretebilmek ve üretilen bilimsel tezleri en gelişmiş yöntem ve gereçlerle ve disiplinler arası işbirliği ile sınamaktır. Son olarak belirtmek isterim ki, Ülkemiz için de yegane seçeneğin bilimin aydınlık yolunda yürümek olduğuna inancım sarsılmazdır. Yaşasın bilim!
Sevgilerimle,
Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Uluslararası Biyotıp ve Genom Enstitüsü & İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi
PLATİN'İN MART SAYISINI ALMAK İÇİN TIKLAYIN