Hayatımın başlangıç noktasında böyle güçlü figürler olması beraberinde güçlü bir hayat felsefesi oluşturmamı sağladı. Bu bağlamda yine ailemden öğrendiğim ‘etkileyemeyeceğin şeylerin seni üzmesine izin verme’ felsefesi hayatımın büyük kısmında kullandığım en önemli yaşam felsefem oldu diyebilirim. Bu felsefe sanırım daha çok babamın genleri ile geldi. Hayatımın genelinde bu felsefenin hem iş hem özel hayatımda beni dengede tuttuğunu düşünüyorum. Böylece iş ve özel hayatın getirdiği çalkantılarda kendimi olaydan soyutlayıp, varsa yapabileceğim şeyleri bulmaya çalışırım. Ben kendimin yapabileceğinin en iyisini yaptığım halde, olaylar benim istediğim gibi gelişmezse, o zaman ‘önümüzdeki maçlara bakacağız’ demek futbolu takip etmesem de, en beğendiğim felsefelerden biri olabilir.

Bu bağlamda genç profesyonellere her zaman geleceğe yani önlerindeki maça bakmalarını önermekle birlikte iletişime de gereken önemi vermeleri gerektiğini söyleyebilirim. Bu konuda Konfüçyüs’ün söylediği, “İnsanları geçimsiz yapan sevgisizlik, birbirine düşman eden iletişimsizliktir” sözünü hatırlatmak isterim. Başarılı bir iş insanı, yönetici, çalışan hatta sadece insan olabilmek için çevreyle etkileşim halinde olmak kritik önem taşıyor. Yani çevresiyle iletişim halinde olan, empati yeteneği gelişmiş kişiler bulundukları tüm ortamlarda ayrışarak farklı bir konuma sahip oluyorlar. Dolayısıyla yarınlara güvenle bakabilmek için algılarımız sürekli açık olmalı ve çevremizle sürekli iletişim ve etkileşim halinde olmamız gerekir.

Neşe Gök

İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanı