Ancak unutmayın ki ‘kazanma’ duygusunun yerini başka hiçbir duygu dolduramaz. Her fark yarattığımızda yaşadığımızı hissetmemizin sebebi de bu… Bugün, üniversiteden mezun olduğum döneme baktığımda, girişimcilikle ilgili gelişmiş bir ekosistemin olmadığı ama yine de fırsatların çok olduğu bir Türkiye hatırlıyorum. Girdiğim işte bana verilen görevi en iyi şekilde yapmaya hatta üstüne koyarak ilerlemeye çalışmanın bana verdiği haz ve cesaretle, e-kitap devrimini Türkiye’ye getirme hayalini kurmuştum. Değişen global dinamikleri ve trendleri takiben tablet bilgisayar ve akıllı telefon üretmeye başlamamız da hep önümüze çıkan fırsatları sonuna kadar değerlendirme kararlığıyla mümkün oldu.

Bizleri, insanın fiziksel fonksiyonunun gerekliliğinin azalacağı bir gelecek bekliyor. Bence bu, duygularımızın önem kazanması anlamına gelecek. İnsanların kartvizitleri, kendilerinde yarattıkları ve karşısındaki insanlarda bıraktıkları duygulardan oluşacak. Tamamlanmış bir kişilik ve dengeli bir hayat için illa ki çok büyük işler yapıyor olmak zorunda değiliz. Benliğimizi dahil ederek, işimizi hayatımızla bütünleştirerek yapıyor olmamız yeterli. Sadece ülkemizin değil, coğrafyamızın ve hatta tüm dünyanın, gençlerin özgün dokunuşlarına ihtiyacı var. Başarının sonsuz ve göreceli bir kavrama dönüştüğü ve giderek her imkansızın aşıldığı bir dünyada, sağlam ilişkiler kurarak, toplam fayda sağlayan çemberlerde yer almak yeni neslin tek seçeneği.

Her şey, her zaman olduğu gibi hep değişmeye devam edecek. Bu devinime en iyi, en hızlı ayak uyduran en uzun süre hayatta kalacak. Bu hayatın da kalitesini, yine insanın sadece kendisi belirleyebilecek. Düşünsenize; herkes tek bir şeyi mükemmel yapmaya odaklansa bile, dünya milyarlarca kez daha güzel bir yere dönüşür. Hemen şimdi en yakın yerden başlayıp işe koyulun; geleceğiniz ancak siz onu inşa ederseniz, istediğiniz gibi olacak.

Saygılarımla,

Reeder Kurucu Ortağı Sezen Sungur Saral