USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Otomotiv

26 Aralık 2020 14:33

Karakaş: Fikri ve sınai mülkiyeti yüzde 100 ülkemize ait küresel bir marka olmak üzere yola çıktık

TOGG Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş, "Her şeyden önce tamamıyla fikri ve sınai mülkiyeti yüzde 100 bize ait, ülkemize ait küresel bir marka olmak üzere yola çıktık." dedi.

Karakaş: Fikri ve sınai mülkiyeti yüzde 100 ülkemize ait küresel bir marka olmak üzere yola çıktık

Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) Üst Yöneticisi Gürcan Karakaş, Ticaret Bakanlığı'nın koordinasyonunda Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen "Türkiye İnovasyon Haftası"nın ikinci gününde yaptığı konuşmada, ihracatın lokomotifi olan otomotiv endüstrisinin içerisinde bulunduğu dönüşüme, bu dönüşümü tetikleyen mega trendlere ve TOGG olarak bu dönüşümün içerisindeki misyona değindi.

Mega trendler açısından dünyada üç değişik ana boyutta dönüşümler olduğunu dile getiren Karakaş, bunların teknoloji boyutunda, sosyal boyutta ve düzenleyici kurumlar boyutunda ele alındığını söyledi. 

Karakaş, şöyle devam etti:

"Teknoloji boyutuna baktığımız zaman; elektrikli otomobiller, özellikle batarya teknolojilerindeki gelişmeler, bağlantılı teknolojilerdeki gelişmeler yani nesnelerin internetinin otomobilin içerisinde yaygın kullanımı ve bununla beraber sensörlerle, kameralarla birleştirdiğimiz zaman otonom sürüşün daha yakınlara geldiğini görüyoruz. Bunların hepsini yine sosyal hayatımız açısından baktığımız zaman, dijitalleşmenin de yine nesnelerin interneti ile beraber yayılımı bizi daha akıllı evlere alıştırıyor, akıllı cihazlara alıştırıyor ve akıllı şehirlerdeki akıllı yaşam alanlarını oluşturuyor. Bunun yanında her geçen gün artan çevre bilinci ve paylaşım ekonomisinin günümüzdeki ağırlığı, yaşantımızda belli başlı değişiklikler oluşturuyor. Peki, bu fırsatları gören düzenleyici kurumlar neler yapıyor? Her şeyden önce korumacılık şemsiyesi altında faaliyet gösteriyorlar ve bunu yaparken de özellikle çevre ve emisyon standartlarını daha da sıkılaştırarak yön veriyorlar."

"Biz 'otomotiv dünyası yavaş yavaş el değiştiriyor' diyoruz"

Bunların hepsi birleştirildiğinde akıllı binalarla, akıllı evlerle ve akıllı ulaşım, akıllı altyapılarla birleştirildiğinde otomobilin her geçen gün daha fazla bir yaşam alanına dönüştüğünü gördüklerini vurgulayan Karakaş, şunları kaydetti: 

"Yaşam alanına dönüşüyor olmasını hemen rakamlara vuralım ki; buradaki değişimi daha net anlayalım. Biz özellikle otomobil dünyasının, otomotiv endüstrisinin ciro gelişimine, gelir gelişimine, yani 4 trilyondan 6 trilyon dolara giderken geçtiği yolculuğuna ama bundan da önemlisi sektörün kar havuzundaki değişime değinmek istiyoruz. 2018'e baktığımız zaman klasik otomotiv dünyasının toplam kar havuzundaki payı yüzde 99. Bu 2025 yılında yüzde 83'e, 2035 yılında da yüzde 60’lara geriliyor. Şunu de hepimiz biliyoruz; otomobil dünyası küresel boyutta en fazla rekabete maruz kalan sektörlerin başında geldiği için buradaki karlılıkların tek basamaklı hanelerde, hatta yüzde beş olduğu zaman iyi boyutlarda diyoruz.

Bunun yanında özellikle yeni teknolojilerle beraber gelen, talep bazlı mobilite, yeni iş modellerinden kaynaklanan veri bazlı iş dünyası hem çift basamaklı karlılıkla ilerliyor, hem de çok hızlı bir şekilde büyüyor. Kısacası biz bu resme baktığımızda otomotiv sektörünün kar havuzlarının değiştiğini, yeni karlı alanların da şu ana kadar olmayan yeni oyuncular tarafından daha çok hayata geçtiğini görüyoruz. Kısaca biz 'otomotiv dünyası yavaş yavaş el değiştiriyor' diyoruz. İşte tam burada bizlere de TOGG olarak bir fırsat doğuyor çünkü oyunun kuralları yeniden yazılıyor. Oyunun kuralları değişiyor. Müşteri beklentileri değişiyor, müşteri beklentilerinin değişmesinin altında mega trendlerden kaynaklanan otomobilin akıllı bir cihaza dönüşmesi yatıyor. Akıllı bir cihaza dönüşen otomobil, hepimiz için bir yaşam alanına dönüşüyor."

"Avrupa'da doğuştan elektrikli ilk SUV üreticisi olmayı hedefliyoruz"

Gürcan Karakaş, Avrupa'da klasik OEM otomobil üreticisi olmayan, doğuştan elektrikli ilk otomobil üreticisi olmayı hedeflediklerini belirterek, "Her şeyden önce tamamıyla fikri ve sınai mülkiyeti yüzde 100 bize ait, ülkemize ait küresel bir marka olmak üzere yola çıktık. Bunu yaparken de en yeni teknolojiyi kullanmak, tasarlarken başından itibaren bir akıllı cihaz olarak tasarlamak, herhangi bir içten yanmalı araçtan dönüştürme değil, doğuştan elektrikli olarak, doğuştan tertemiz olarak tasarlamak ve sadece iç pazarımızı değil küresel rekabeti de iyi düşünerek, öngörerek planlamak. Bunu yaparken kendimize şöyle bir hedef koyduk; Avrupa'da klasik OEM otomobil üreticisi olmayan, doğuştan elektrikli ilk SUV üreticisi olmak. Bu hedefimiz doğrultusunda da adım adım ilerliyoruz." dedi.

"Yerliliğin yanında ve hatta bize göre yerlilikten önce özgünlüğün ve milliliğin altını vurguluyoruz"

İkinci hedeflerinin Türkiye'nin mobilize ekosisteminin çekirdeğini oluşturmak olduğunu aktaran Karakaş, şunları söyledi:

"Peki, bizim fark yaratacağız dediğimiz millilik ve özgürlük konusunun altında neler yatıyor, ona değinmek isterim. Her şeyden önce fikri ve sınai mülkiyeti bize, ülkemize ait olan TOGG ‘tamamıyla bağımsız ve özgürdür’ demektir. Kararlarımızı Türkiye'deki merkezimizde veriyoruz. Özgün teknolojimizi kendimiz belirliyoruz, seçiyoruz, geliştiriyoruz. Lisans ve imtiyaz hakları bize ait. Ve yine özellikle ihracatta önemli rol oynayan tedarikçi altyapımız için önemli bir nokta şu; tedarikçilerimizi kimseye sormadan kendimiz belirleyebiliyoruz. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Peki, özgün ve milli olmanın yanında yerliliği önemsemiyor muyuz? Hem de çok önemsiyoruz. 60 yılda Türkiye'deki otomotiv endüstrisinin ulaşmış olduğu, gerçekten altını çizerek söylüyorum, oldukça iyi bir rakam olan yüzde 66’lık seviyeyi, biz üretime başladığımız andan itibaren yüzde 51 olarak kendimize hedef olarak belirledik. Bunun yanında özellikle yeni teknolojilerle ve yapacağımız yeni yatırımlarla beraber, biz yerlilik oranımızı yüzde 68’lere çıkarmayı planlıyoruz. Dolayısıyla yerliliğin yanında ve hatta bize göre yerlilikten önce özgünlüğün ve milliliğin altını vurguluyoruz."

"2022 yılında Avrupa'daki NCAP’ten beş yıldız sertifikasını hedefliyoruz"

Karakaş, bu gelişmelerin ihracata katkısına ve etkisine de değindi. "Her şeyden önce sadece bir ürün ihracatı olayından artık bahsetmiyor olacağız." diyen Karakaş, şunları aktardı:

"Yüksek katma değeri olan teknoloji; bu teknoloji ile beraber batarya, enerji, depolama çözümleri, lisans veya alt sistemlerin know-how’ının ihracatı ve bu ekosistem çerçevesinde belki kapılarını tüm dünyaya aralayacağımız startuplarla beraber birçok hizmet. Türkiye'de bir uygulama platformu olmadığı için şu ana kadar bu potansiyelin yeterince değerlendirilmediğini düşünüyoruz. Artık bizimle beraber bu potansiyeli değerlendirmek üzere yola çıkan bir projeden bahsediyoruz."

Türkiye'nin Otomobili projesinin hedeflere uygun ilerlediğinin altını çizen Karakaş, "Bizim şu ana kadar yaptığımız çalışmalarda gerek teknik işlerimizi belirlemede gerek tasarımımızın tamamlanmasında, hedef kitle analizlerimiz, marka çalışmalarımız, bunların hepsini zamanında tamamladık, teknoloji platformumuzu oluşturduk. Bu teknoloji platformunu oluştururken 2022 yılında Avrupa'daki NCAP’ten beş yıldız sertifikasını hedefliyoruz, bunun üzerinde çalışıyoruz. Müşteri deneyimini komple yeniden tasarladık. Özellikle akıllı cihazlarda çok farklı bir şekilde gelişen bir müşteri deneyiminden bahsediyoruz. Bunu yapabilmek için de küresel etkinliklerden oluşan uzman bir ekip oluşturduk." dedi.

TOGG'u diğer klasik OEM’lerden ayrıştıran konunun startuplara bakış açıları olduğunu da dile getiren Karakaş, "Biz bütün startupları bir partner olarak görüyoruz, aynı göz hizasında beraber çalışıyoruz. Bunu yapabilmek için 200'e yakın startupı inceledik. Bunlardan 150 tanesi ile detaylı görüştük, bunların içerisinden 50'sini gerçek anlamda büyüteç altına aldık, bu 50 tanesinin 30'u ile gizlilik anlaşması imzaladık ki sektörde bunu herkes bilir, gizlilik anlaşması imzaladığınız andan itibaren artık iş epey bir ciddiyete bürünür. Ve bunlar içerisinden 9 tanesi ile çalışmaya başladık. Zaten start-up’lara yakın olabilmek için şirketimize merkez olarak da Gebze'deki Bilişim Vadisi'ni seçtik." ifadelerini kullandı.

"Endüstri 4.0’ın ve daha sonrasının getireceği akıllı bir fabrikadan bahsediyoruz"

Gürcan Karakaş, otomobilin üretileceği tesise ilişkin değerlendirmesinde şunlara dikkati çekti: 

" 'Bir otomobilden fazlası nasıl bir tesiste üretilmeli?' diye sorduğumuzda, buna cevabımız 'fabrikadan fazlası olan bir tesiste' olur. Fabrikadan fazlası ne demek? Her şeyden önce üretimin haricindeki diğer fonksiyonları; strateji geliştirmesi, kurguların yapılması, tasarımının yapılması, ürün geliştirmesinin yapılması, testlerinin yapılabildiği bir merkezin olmasından bahsediyoruz. Bunun yanında aynı zamanda tüketicilerimizin, müşterilerimizin yeni teknolojileri deneyebilecekleri bir parktan bahsediyoruz, aynı çatı altında. 

Tabii ki Endüstri 4.0’ın ve daha sonrasının getireceği akıllı bir fabrikadan bahsediyoruz. Ve bunu yaparken de hepsinin çevreye duyarlı bir şekilde kurgulanıp uygulamasını yapıyoruz. Bunun altını açmak istiyorum; çevreye duyarlılık bizim açımızdan şudur; Herhangi bir kanuni sınır değil bizim sınırlarımızı belirleyen, bizim sorumluluklarımız. Örnek vereyim; boyahanemizin salımını yaptığı uçucu organik bileşenler Türkiye sınırlarının 9’da 1’i, Avrupa sınırlarının ise 7'de 1'i. Bunu çok paramız olduğu için yapmıyoruz. Bunu biz geleceğimize, çocuklarımıza borçlu olduğumuz için yapıyoruz ve o nedenle de gururluyuz. Şu ana kadar tesisimizin inşası ile ilgili neler yaptık diye sorulduğunda öncelikle Marmara Bölgesi'nde olduğumuz için, altı profesörümüzün destekleri doğrultusunda zemin güçlendirme çalışmaları yapıyoruz. 18 Temmuz'da inşaata başladığımızdan bu yana toplamda 22 bin 800'ün üzerinde zemin güçlendirme kolonu ürettik. Aşağı yukarı 1.500 metrekare olan bir gökdelenin 50 katını düşünün, bunun üç tanesini biz beton kullanım açısından zemini güçlendirmek üzere kullandık."

"En önemli komponentlerden bir tanesi batarya ve etrafında oluşan değerdir"

Elektrikli otomobilin bataryasının üretimin başlangıcından itibaren yerli olacağını belirten Karakaş, "Bu konuyu çok önemsiyoruz. Elektrikli araçlarda en önemli teknolojilerden ve değer olarak da baktığımızda en önemli komponentlerden bir tanesi batarya ve etrafında oluşan değerdir. Bu nedenle biz bir senenin üzerinde süren görüşmelerimizi, dünyanın batarya konusunda en iyilerinden olduğunu düşündüğümüz Farasis firması ile beraber yapmaya karar verdik. Bunun için de bir niyet mektubu hazırladık, kamuoyuna da duyurduk ve önümüzdeki haftalarda ve aylarda bu niyet mektubu çerçevesinde oluşacak olan ortak girişimi şekillendiriyoruz. Bu şu anlama geliyor; artık sadece bir otomobilin bataryasının üretimi değil, otomobil uygulamaları haricinde, özellikle enerji depolama çözümlerinde, konut alanlarında kullanılabilecek ürünler üretmek üzere, daha da önemlisi belli bir olgunluğa geldikten sonra ki başından itibaren onu da planlıyoruz, bunun Ar-Ge’sini de ülkemizle beraber ortak girişimle yaparak planlıyoruz. Batarya dünyası Avrupa'da kaç ülkede benzer şekilde yapılabiliyor diye bakarsak, bir elin beş parmağını geçmez bu boyutta yapılması." dedi.

"Yılda 175 bin aracın üretilebileceği tesisi tamamlıyoruz"

TOGG projesinin geleceğinde neler olduğunu da anlatan Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Yılda 175 bin aracın üretilebileceği bir tesisi tamamlıyoruz. Bu tesisimiz toplam 1,2 milyon metrekare üzerine 230 bin metrekare kapalı alanı olan bir tesis. Bu tesisimizde ilk üretime çıktığımız zaman C segmenti bir SUV ile ve arkasından da Sedan ve Hatchback modelleri ile devam edeceğiz. Daha sonra şehirleşmenin ülkemizde de daha hızlı yayılmasıyla, B segmentinde bir SUV’un ve yine C segmentinde bir hafif ticari aracın da oluşabileceği çok amaçlı araçtan yola çıkarak bütün planlarımızı yaptık.

Biz yola çıktığımızda her şeyde yaptığımız gibi dünyanın bu konudaki en iyileri kimse, ki bu durumda strateji partnerimizi belirleyerek yaptık bunu, 20'ye yakın şirketi kıyaslayarak, 'böyle bir işe başlanırsa hangi kriterlere bakmak gerekir?', 'başarı faktörleri nedir?', bunları inceleyerek yola çıktık. Her halükarda tüketicinin seçim basketine girebilecek bir portföyün oluşturulup ve bunun başından itibaren deklare edilip yola çıkılması gerektiğini gördük. 

Yine bu kriterlerin içerisinde fikri mülkiyet hakkının tamamıyla bizde olması gerektiğini gördük. Çünkü bu daha önce bahsetmiş olduğum esnekliklerin yanında aynı zamanda yetkinliklerin geliştirilerek, mobilite ekosistemi çerçevesinde teknolojilerin ve uygulamaların bir sonraki seviyelere getirilebilmesi için müthiş bir ivme ve hız kazandırmakta. Dolayısıyla önümüzdeki 15 sene içerisinde de bizim planlarımız ve programlarımız, hedeflerimiz doğrultusunda uygulanacak."

EN ÇOK OKUNANLAR