USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Acar  Baltaş

YAZARLAR

2.11.2018 18:07:00

Krizde liderlik

Liderlik özelliğine sahip kişi insanları birleştirir, harekete geçirir, statükoyu değiştirir ve iz bırakır. Liderliğin ön koşulları ise yüksek ahlak standartlarıyla yaşamak ve bir mesaja sahip olmaktır. Mesajı ve idealleri olduğunu herkes ileri sürebilir. Ancak gerçek bir liderin bu mesajı oluşturacak entelektüel ve zihinsel birikime sahip olması gerekir

Galilei, engizisyon mahkemesinde hayatını kurtarma karşılığında 'dünya yuvarlaktır ve dünya güneşin etrafında dönmektedir', iddiasından vazgeçtiğinde, bütün kilise çanları bu haberi coşkuyla duyurdu. Onun görüşünden dönmeyeceğine inanan ve evinde kederle hocasının ölüm haberini bekleyen genç asistan önce hayrete düştü, sonra da öfkeye kapıldı. Yaşlı usta evine döndüğünde, “Yazık, kahramanı olmayan bir topluma!” diye karşıladı hocasını. Galilei, “Yanlış,” diye yanıt verdi sükunetle: “Yazık, kahramanlara ihtiyaç duyan bir topluma!” Düzenli toplumlar, kahramanlara ihtiyaç olmadan da düzenlerini koruyup sürdürebilir. Yeterince organize olamamış toplumlar ve topluluklar ise birçok konuyu düzene koymak ve sıçrama yapmak için bir kahramana ihtiyaç duyar.

LİDER KİMDİR?

Liderlik özelliğine sahip kişi insanları birleştirir, harekete geçirir, statükoyu değiştirir ve iz bırakır. Liderliğin ön koşulları ise yüksek ahlak standartlarıyla yaşamak ve bir mesaja sahip olmaktır. Mesajı ve idealleri olduğunu herkes ileri sürebilir. Ancak gerçek bir liderin bu mesajı oluşturacak entelektüel ve zihinsel birikime sahip olması gerekir. Böylece vizyon illüzyondan ayrılır. Böyle bir birikime sahip olan lider geleceğe dönük bir resim oluşturur. Bu liderin vizyonudur. Lider mesajını ve vizyonunu izler, çevresindekiler de lideri. Kriz alışılmış ve bilinen çözümlerin geçerli olmadığı durumlara verilen isimdir. Gerçek lider kendisini kriz dönemlerinde ortaya koyar. Kriz dönemlerinde yeni koşullar ve kurallar geçerlidir Kriz sürecinde ortama bilinmezlik ve karamsarlık egemendir. Oysa gerçek bir liderin kafasında çözümler vardır ve bu nedenle iyimserdir. Bu enerji çevreyi etkiler. Çünkü kriz dönemleri insanların, koşulların değiştirilmesini ve fark yaratılmasını istedikleri dönemlerdir. Gerçek bir lider ise statüyü değiştirir ve fark yaratır. Bu sıraladıklarım sadece siyasi liderleri ve ülkeleri akla getirmemeli. Bu sıraladıklarım statüko içinde sıkışmış, çoğunluğun ‘değişmez’ olarak kabul ettiği koşulları, sıçrama yapmak için değiştirmek isteyen şirketler, sivil toplum örgütleri, spor kulüpleri, eğitim kurumları gibi yönetim becerisi ve kalitesinin ilgili kurum ve kuruluşun geleceğini ve başarısını etkileyen tüm kurumlar için geçerlidir. Çünkü böyle bir değişim, bireyleri aşan toplu bir harekete ve toplam potansiyelin hayata yansıtılmasına ihtiyaç gösterir. Liderlik bu potansiyeli harekete geçirebilmektir.

KRİZ SIRASINDA YÖNETİCİLİK DEĞİL, LİDERLİK GEREKİR

Askeri alandan bir örnek verelim. Barış zamanında bir ordunun, tepeden aşağıya uzanan hiyerarşik bir yapı içinde, iyi yönetilmeye ihtiyacı vardır. Bu yapının en üst noktada iyi bir liderlikle bütünleşmesi, başarılı olabilmek için yeterlidir. Ancak savaş zamanında gereken yöneticilik değil liderliktir. Başarı; en üstteki liderin vizyonu ve verdiği enerji ile güçlenen derece derece alt kademede olanların göstereceği liderlik davranışıyla elde edilir. Bir savaş sırasında gerekli olan, askerlerin yönetilmesi değil, askerlere liderlik edilmesi ve onların her düzeyde göstereceği liderlik davranışıdır. En küçük askerlik birimi olan mangada bile askerler, ancak liderlik özelliğine sahip olan kişilerin fikir olarak arkasında, beden olarak da önünde mücadeleye ve savaşa yürürler ve kendi liderlik davranışlarını sergilerler. Kurtuluş Savaşı gerçek bir lider olan Mustafa Kemal’in önderliğinde, yukarıda anlattığımız koşullarda, savaş alanındaki her erin liderlik davranışı sergilemesiyle kazanılmıştır. Bir lider ikna eder, ilham verir, harekete geçirir. Tarihteki meydan savaşlarının yerini günümüzde ekonomik savaşlar almıştır. Kurumları yöneten ve liderlik konumunda olanların, bir krizi gerçekten liderlik özelliklerini göstermek için bir fırsat olarak görmeleri gerekir. Bunun için zayıf kişilerin yaptığı gibi kabuklarına çekilmek ve günü geçiştirmeye çalışmak yerine, birlikte çalıştıkları kişilerin potansiyellerini harekete geçirmek için yollar açmalı, onları dinlemeli ve konfor alanlarının dışına çıkacak sorumluluklar vermelidir. Böylece sektöründe lider olma iddiasında olan veya en azından varlığını sürdürmek isteyen bir şirkette bütün çalışanlardan liderlik davranışı göstermeleri için bir şans doğmuş olur. 

HER KURUMDA GERÇEK BİR LİDERE İHTİYAÇ DUYULUYOR

Liderlik davranışı sorumluluk almayı ve inisiyatif kullanmayı içerir. İnisiyatif kullanmak; başlatmak, sürdürmek ve sonuçlandırmaktır. Bunun sonucunda liderlik davranışı gösteren kişi çevresini etkiler ve kalıcı etki doğurur. Son dönemde yaşadığımız sıkışma ve daralma sürecinde her kurumda gerçek bir lidere ihtiyaç duyuluyor. Ancak kurumu bu durumdan tek başına bir liderin çekip çıkartması mümkün değildir. Bunun için Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi her düzeyde çalışanın liderlik davranışı göstermesi gerekir. Bu davranışlar; risk almak, köklü değişiklik için harekete geçmek, şartları gerçekçi değerlendirmek ve kendini güçlü bir şekilde ifade etmektir. Kısacası daha önce işaret ettiğimiz gibi etkilemek ve sonucu değiştirmektir. Günümüzde geleneksel yöneticilik anlayışı, ‘idarecilik’ kavramını tanımlamaktadır. İdarecilik, durumu idare etmek ve statüyü korumak anlamına gelir. Kriz dönemlerinde ise statüyü korumak değil, yeni çözüm ve yollar bulmak gerekir. Hiçbir zafer alışılmış yollar izlenerek ve bilinenler tekrarlanarak kazanılmaz. Doğru zamanda doğru yolu bulmak kolaydır ancak önemli olan zor veya koşulların uygun olmadığı zamanda doğru yolu bulmaktır. 

DEĞERLER BİRLEŞTİRİR

Paylaşılan değerler güven oluştur ve böylece ortak paydayı paylaşan bir topluluk bilinci meydana gelmesini sağlar. Böylece doğan uyum ve birlik, insanların kendi çıkarlarını arkaya atmasını ve sonuç vermeyecek tartışmalardan kaçınmasını ve hızlı bir şekilde ortak hedeflere yönelmesini mümkün kılar. Bir topluluğun gücü, o topluluğu oluşturan bireylerin paylaştıkları ortak değerlere olan bağlılığı ile ölçülür. Çünkü ortak değerler yoksa insanlar birbirine aldırmaz, birbirlerinin sorun ve dertlerine kayıtsız kalır, ‘kim haklı?’ veya ‘kimin suçu?’ tartışmalarının içinde kaybolur. Bu nedenle ortak değerleri paylaşmayan topluluklar enerjilerini, dedikodu ve komplo senaryolarının oluşturduğu kargaşa içinde kullanır ve yaşadıkları sıkıntıyı ağırlaştırırlar. Tıpkı sıraya girmeyi gerektiren bir durumda, herkes öne geçmeye kalkarsa, hem daha çok beklenir hem de herkes şikayetçi olur. Bir ekibin kalitesi zor zamanlarda ortaya çıkar. İyi ekipler zor zamanlarda birbirine destek olur. Bunu sağlayacak olan da yukarda işaret ettiğimiz sağlam bir değer sistemidir. Değerler düzen sağlar, itibar kazandırır ve kararlar için pusula görevi görür. Güçlü bir değer sistemine sahip olmayan topluluklar kurban rolü oynamayı seçerler. “Benim elimden ne gelir?” zihniyeti koşullara teslim olmayı ve başına geleni kabullenmeyi kaçınılmaz kılar. Oysa hayatının kontrolünü eline alma iradesini gösterenler, kendi kaderlerini kendileri belirler. Tıpkı Nelson Mandela’ya atfedilen ancak W.Ernest Henley’in, “Ben kendi kaderimin efendisi ve ruhumun kaptanıyım” sözünde olduğu gibi... Liderin en temel görevi kurum içinde değer sistemini oluşturmak ve yaşatmaktır. Bunun için de kriz öncesi dönemde bu konuya yatırım yapılış olması gerekir. 

SONUÇ

Bir ülkede ekonomik kriz olması için bankaların batması, Merkez Bankası’ndaki dövizin tükenmesi, kamu memurlarının maaşlarının ödenememesi ve kambiyo rejiminin değişmesi gerekir. İçinde bulunduğumuz koşullarda bunların hiçbirisi söz konusu değildir. İyimserlik sorunları çözmez, ancak kötümserlik sorunları içinden çıkılmaz hale getirir. Bu nedenle ülkemizin önünü açacak bu zor günlerde birbirimize destek olmak, çok çalışmak, olumlu tutumumuzu korumak ve çevreye yaymak her zamankinden büyük önem kazanmıştır. Sahip olduklarımızı düşünmek, bunlar arasındaki iyiyi, güzeli, doğruyu görmek ve dile getirmek; daha sonra kötüleri, olumsuzları ve yanlışları düzeltmek için güç ve cesaret verecektir. Bütün bu nedenlerle bir toplulukta potansiyelin ortaya çıkması için liderin birleştiriciliği büyük önem taşır.

DİĞER YAZILARI