USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Zeynep  Arhon

YAZARLAR

2.03.2016 17:15:00

Plastik, balık ve kaygan gelecek

The Ellen MacArthur Foundation tarafından Ocak ayında Dünya Ekonomi Forumu’nda sunulan rapor hakkında bolca yazıldı, konuşuldu. Rapora göre 2050 yılında okyanuslardaki plastiğin ağırlığı balıkların ağırlığını aşmış olacak. Vakfın sunumlarını ve raporlarını uzun süredir takip ediyorum

Bu son raporu içeriğinin yanı sıra sürdürülebilir gelişim iletişimi açısından dâhiyane buluyorum. Zira bir değil, iki dramatik gerçeğe dikkat çekiyor. Gerçeklerden ilki plastik üretiminin miktarı… Plastik üretimi 1964 yılından bu yana 20 kat arttı. Her yıl 8 milyon ton plastik okyanuslara karışıyor. 2050 yılına kadar bu miktarın dörde katlanacağı tahmin ediliyor. Plastik kadar dikkat çekmeyen ikinci gerçek ise gezegenin biyoçeşitliliğindeki azalma. World Wildlife Fund (WWF) verilerine göre 1970 yılından bu yana denizlerdeki canlı türleri yüzde 39 azaldı. Aşırı avlanma, tarımda kullanılan suni gübre kaynaklı ölü alanlar ve küresel iklim değişikliğinin okyanuslardaki etkisi başta olmak üzere; insanın gezegen üzerinde yarattığı olumsuz değişimler tüm canlı türlerini tehdit ediyor.

 

ALINACAK KARARLAR GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRECEK

 

Bugüne dair rakamlar ‘gerçek’. Bunlar bilimsel verilere ve araştırmalara dayanıyor. Gelecek ile ilgili rakamlar ise ‘tahmin’. Gerçeklerden farklı olarak kesin değiller, varsayımlardan yola çıkarak ulaşılmış sonuçlar. Dolayısıyla basının ‘okyanusta balıktan çok plastik olacak’ şeklinde basitleştirdiği popüler manşeti şöyle okumak daha doğru: “Böyle giderse okyanusta balıktan çok plastik olacak.” Böyle giderse şartını koymak farklı insanlığın kendisine

farklı bir gelecek için şans tanımak demek. Gelecek hiçbir zaman insanın yüzde 100 kontrolünde olmasa da alınacak (ve alınmayacak) tüm kararlar geleceği şekillendirme rol oynayacak. Devlet yöneticileri,bilim insanları, iş liderleri, tüketiciler...Her ulus devletin, şirketin ve onları oluşturan bireylerin tercihleri birkaç on yıl içinde dünyanın neye benzeyeceğine yön verecek: Yaşam için elverişli koşullardan yoksun, barışın neredeyse imkansızlaştığı, platiğin ağırlığının balıkların ağırlığını aştığı bir gezegen mi; tüm canlı türleri için yaşam kalitesinin iyileştiği bir gezegen mi?

 

YENİ TEKNOLOJİLER UMUT VERİCİ

 

Plastik problemi söz konusu olduğunda Birleşik Devletler bazlı Novomer şirketi tarafından geliştirilen yeni teknolojiler son derece umut verici. Yeşil kimya alanında çalışan Novomer plastiğin yapıtaşı

olan polimer üretiminde ihtisaslaşmış durumda. Bildiğimiz plastik uzun karbon ve hidrojen atomlarından oluşur. Üretiminin ana girdiği petroldür. Novomer tarafından üretilen plastik ise Cornell Üniversitesi tasarından geliştirilen özel polimerlerden oluşuyor. Söz konusu polimerler ‘hava kirliliğinden’ yani atmosferde fazlaca bulunan karbondioksit ve karbonmonoksit gazlarından elde ediliyor. Özetle; Novomer hava kirliliğini işinin ana kaynağı olarak kullanıyor ve plastiğe dönüştürüyor. Konuya daha geniş perspektiften baktığımızda; insanın endüstri devrimi sonrasında yarattığı problemli üretim çıktılarının ‘kaynak’ olarak değerlendirilmesi yepyeni bir medeniyet modeline geçişi mümkün kılacak. Gezegenin sularına karışan ve tüm yaşamı zehirleyen ağır metallerin filtre edilip yeniden kullanılabilmesi, atmosferdeki sera gazlarının üretim girdisine dönüşmesi... Çöpten yaşamak, daha doğrusu çöpsüz yaşamak mümkün. Çünkü tüm diğer canlı türleri 3.8 milyar yıldır bunu yapıyor.

DİĞER YAZILARI